Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Selâtu selâm habibullah olan Allah Rasulu ve Ehl-i Beytine, ashabına, Yüce Mevlâ’nın dostlarına, dini uğruna çalışan ve kendini bu yola adayan seçkin kulları üzerine olsun. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, ilâhî ve hakk dinin seçkin mutasavvıf ve âlimlerindendir. Gönül dünyamızın seçkin önderlerinden bir olan Mevlânâ’yı, hayatı ve eserleriyle gücümüz nisbetince anlamalı ve müslüman kardeşlerimizin de bu seçkin şahsiyeti tanımalarına yardımcı olmalıyız. Mevlânâ gibi önder şahsiyetlerin bıraktıkları miras, bizlere ilham kaynağı ve gönül pınarları olmalıdır. Bu güzide mirasın kaybı, toplumun manevi gücünü, idrakini, hikmet ve tefekkür bilincini zayıflatır. Evrensel ve barış dini olan İslâm’ın, âlemlere rahmet Peygamber’inin ümmetiyiz. İlâhî hitabın son nümunesi olan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerîm, zaman ve mekân boyutlarının fevkindedir. Kendisine yapılmış olan yorum ve tefsirler, beşeri oldukları için eskiyebilir, ancak Kur’an’ın kendisi kıyamete kadar hep canlı ve taze kalacaktır. Alemlere rahmet Hz. Muhammed’in bildirdiği son ilâhî hitabın sonsuz bildirimleriyle yetişmiş ve tüm dünyaya o ilâhî mesajların lütuflarını ulaştırmaya çalışan gönül erleri, bu ilâhî kelâmın birer tebliğcileridir. İşte Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Fîhi Mâ Fîh adlı kitabı da, bu görevi ifa etmek üzere hazırlanmış ve böylesi bir manevi atmosferde örülmüş bir eserdir.