Türkler yüzyıllar boyunca Anadolu’da ve Balkanlarda sözlü ve yazılı edebiyat yarattılar. On dokuzuncu yüzyılın sonunda ve yirminci yüzyılın başında parçalanan Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan toprakları üzerinde yeni devletler kuruldu. O topraklarda kalan Türkler azınlık durumuna düşürüldüler, fakat onlar siyasi ve edebî geleneklerini yeni şartlarda bütün baskılara ve kısıtlamalara rağmen devam ettirdiler. Rus Çarlığı’nın Osmanlı İmparatorluğu ile 1877-1878 yılları arasında yaptığı savaştan sonra Yeşilköy Barış Antlaşması ile 03 Mart 1878 tarihinde yeni kurulan Bulgaristan Krallığı sınırları içinde kalan Türklere, “Bulgaristan’daki Türkler”, yarattıkları edebiyata da “Bulgaristan’daki Türklerin Edebiyatı” adı verildi. Bulgaristan’daki Türkler yeni şartlar altında maddi olanaklarını ve manevi kültürlerini geliştirmeye devam etti. Bu gelişme her dönemde çeşitli engellere maruz kaldı, kesintilere uğradı, lakin hiçbir zaman durmadı. Balkanlarda yaratılan Türk Edebiyatının bir devamı olan Bulgaristan’daki Türklerin edebiyatı sözlü ve yazılı olarak iki büyük dalda gelişmesini sürdürdü. Savaştan sonra doğdukları topraklarda azınlık durumuna düşen Bulgaristan’daki Türkler resmî dili Bulgarca olan yeni Bulgaristan’ın vatandaşı olarak yaşam mücadelesi verirken, edebî dil olarak Türkçe ile eserler vererek varlıklarını güçlü bir şekilde sürdürmeye devam ettiler.