- Göç, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Geçmişten günümüze tarih boyunca insanlar doğa olayları, afetler, kıtlık, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel nedenlerden ötürü göç etmek durumunda kalmışlardır. Geçmiş dönemlerde kimi zaman yerel/ulusal boyutta etkili olan göçler günümüzde artık uluslararası sorunlara yol açabilecek kadar ileri bir boyut kazanmıştır. Asya ve Avrupa kıtaları arasında kalan Türkiye geçmişten günümüze göç hareketleri ile ve bu durumun ortaya çıkardığı çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Türkiye açısından bu durumun en somut ve en yakın örneği ise Suriye’deki iç savaştan kaçarak ülkemize kitlesel akın ile gelen Suriyeli göçmenlerdir. İlk zamanlarda geçici bir göç hareketi olarak algılansa da, Suriye’ deki savaşın uzaması ile birlikte seyri değişen bu göç hareketi, sadece 4 milyon Suriyeli vatandaşı değil, aynı zamanda, ülkemiz açısından önemli bir göç deneyimini ve pek çok sorunu da beraberindegetirmiştir. Yaşam umutlarını, sınırlar ötesinde arayan yaklaşık bir buçuk milyon Suriyeli çocuğun, bu süreçlerde, ekonomik, psiko- sosyal ve kültürel olmak üzere pek çok riskle baş etmek zorunda kaldığı bilinmektedir. Savaştan kaçarak daha iyi yaşam koşulları için göç yollarına düşülmüş olsa da, göç edilen ülkelerde dil, din, ırk, kültür, gelenek ve sosyo-ekonomik durum gibi farklılıkların, uyum süreçlerini olumsuz etkilediği görülmektedir. Türkiye’de uluslararasıkoruma, ikamet izni ile bulunma ve bunlara ek olarak geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeliler de eklendiğinde yaklaşık 5 milyon göçmen bulunmaktadır. Sadece Suriyelilerin yaklaşık üçte birinin okul çağında olduğu düşünüldüğünde eğitim hizmetlerinden yararlanmak durumunda kalan göçmen çocuk sayının bir hayli fazla olduğu ortaya çıkmakta ve bu çocukların eğitimi oldukça önemli bir mesele haline gelmektedir. Başka bir ifadeyle göç krizinin, süreç içerisinde birçok göçmen çocuğun bulundukları ülkelerde eğitimden uzakta kalmalarına sebep olan bir eğitim krizine neden olduğu söylenebilir.