İslâm düşünce geleneği, bir anlamda, dini metinleri anlama çabasının ürünüdür. Ayet ve hadislerden beslenen dini düşünce, tarih boyunca iki ana seyir takip etmiştir. İlk olarak, dinî ilimleri Hz. Peygamber ve ilk üç neslin otoritesine dayandıran Ehl-i hadîse ait kabul edilebilir. “Hicaz ekolü” olarak bilinen bu yaklaşım, dini rivayetle eşitlemiş ve rivayetlerin muhtevasından çok nakline önem vermiştir. Ancak bu usulün her zaman tatminkâr olduğu söylenemez. Nitekim bu yönteme alternatif olarak Hicri ilk asırdan itibaren “rey ekolü” adı verilen akılcı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Ehl-i Rey adı verilen bu usül Irak/Kûfe’de gelişmişti. Ehl-i Hadîs, hikmet ve illetlerini araştırmaksızın nassların zâhirlerine tâbî olmuş ve nadiren re’y ile fetvâ vermişken; Ehl-i re’y ise ahkâmın hikmet, makâsıd ve illetlerini araştırarak meseleler arasında irtibat kurmuşlar ve nass olmadığı zaman re’yle fetvâ vermekten çekinmemişlerdir. Hicaz ehlinin çoğunun Ehl-i hadîs ve Irak ehlinin çoğunun ise Ehl-i re’y olduğu kabul edilmiştir.