Ahmed Rûmî Akhisârî, XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde dinî refe- ranslarla ortaya çıkan Kadızâdeliler Hareketinin liderlerinden biri olarak bi- linmektedir. Kadızâde Mehmed Efendi’nin zamanında yaşamış, görüş ve dü- şüncelerinde Kadızâde’ye destek çıkmış ve dolayısıyla söz konusu hareketin mensup olduğu fikrî akımın amansız savunucularından olmuştur. Hatta bazı nübüvvet-velâyet ilişkisi, kerâmetler, ricâlü’l-gayb, İbnü’l-Arabî’nin imanı gibi bazı hususlarda Kadızâde’den daha radikal bir tutum sergilemiş, Hanefî- Mâtürîdî hocalardan ders alarak bu gelenek üzerine yetişmesine, Kelâm ilmini övüp her müslümanın üzerine bu ilmi öğrenmenin gerekli olduğunu vurgula- masına ve eserlerini Hanefi-Mâtürîdî referanslara dayanarak kaleme almasına rağmen bazı hususlarda İbn Teymiyye ekolünün, birçok hususta da Nakşiben- diyye tarikatının tesirinde kalmıştır. Hayatını müderris olarak sürdüren bu bilge kişinin Kadızâdeliler hareketindeki yeri ve önemi birçok araştırmacı tarafından göz ardı edilmiştir. Akhisârî, kaleme aldığı eserlerin büyük bir kısmında, inandığı ve uğ- runda mücadele verdiği görüşlerini savunma amacını gütmüş ve birçok eser telif etmiştir. Eserlerinde toplumun gelişmesinin ve dindar bir nesil hale gel- mesinin bireylerin kendilerini geliştirmesiyle mümkün olacağını savunmuş ve dolayısıyla bazı risâlelerini halkın itikadî hususlarda gerekli bilgi ve donanıma erişmesi gayesiyle kaleme almıştır. Bu eserlerden biri de İslâm itikat esasları- nı hulasa şeklinde ele alıp açıkladığı Risâle-i Akâid’dir. Akhisârî’nin Ehl-i sünnet müdâfîliğini, Kadızâdelilerle olan ilişkisini ve İslâm inanç esaslarıyla ilgili görüş ve düşüncelerini anlamak için Risâle-i Akâid büyük öneme sahip- tir. Dolayısıyla çalışmamızın konusunu Ahmed Rûmî Akhisârî’nin hayatı, eserleri ve Kadızâdelilerle olan alakasının yanı sıra onun söz konusu eserinin latin harflerine dökülmüş hali ile birlikte tahlil ve değerlendirmesi oluşturmuştur.