ANLATININ ANLATISI

Tarihçilik mesleğinle ilgilenen neredeyse her tarihçi bu bilimin neliği, yöntemi ve felsefesi üzerine kanaatlerini serdetme gereği hissetmektedir. Çünkü hikâyemize olan ilgimiz bizi tatmin edici olması açısından sahici ve disiplinli bir biçimde ele alınmayı gerektirmekte ve bu da tarihçileri ilgili konuda düşünmeye sevk etmektedir. Tarih ve yazımının sahip olduğu önem neticesinde her milletin kendisine ait bir tarih anlatısı ortaya çıkmıştır. Bu anlatı, mit ve destanla sözlü kültür içerisinde kendisine yer bulmuş, kayalıklara çizilen resimler üzerine hikâye edilmiş, şartların olgunlaşması, yazı araç ve gereçlerinin ortaya çıkışıyla birlikte yazılı bir anlatıya da sahip olmaya başlamıştır. Tarihin önemli dönüm noktalarından birisi İslamiyet’in doğuşu ve Müslüman Arapların Akdeniz havzasına yerleşmeleridir. Bu dönemle birlikte tarihin akışı değiştiği gibi tarih ilmi de yeni bir evreye girmiştir. Modern hayatın temellerinin atıldığı 19. yüzyılla birlikte tarihin akışı hızlanmış, yapısı değişmiş ve buna bağlı olarak tarih bilimi yeni bir anlayış, felsefe ve metodolojiyle ele alınmıştır. Güncel zamanda ise tarih, karşıt seslerin yükseldiği bir saha olmaktan ziyade onu anlayabilmenin ve kısmen sesi olabilmenin imkânları ekseninde yeniden düşünmeyi gerektiren bir alan olarak tanımlanmaktadır.

ANLATININ ANLATISI

ISBN: 978-625-6380-01-1