FİLİBELİ AHMET HİLMİ’NİN FELSEFÎ VE AHLÂKÎ GÖRÜŞLERİ

Osmanlı Devletinin son zamanlarında Batı’da gelişerek İslâm Dünyasını etkisi altına alan fikir cereyanlarına karşılık, İslâm Dünyası’nın çeşitli yerlerinde ulemanın kıpırdanışlarını görmekteyiz. Özellikle İslâm Dünyasının çağın gerisinde kalmasının sebepleri üzerinde duran İslâm âlimleri, bu sebepleri teşhis ederek çözümler üretmek için mücadele etmişlerdir. Bunlardan biride Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi’dir. Birçok eseri günümüz Türkçesiyle ilim ve fikir hayatına kazandırılmış olan bu müstesna şahsiyetin eserleri yaşadığı devirde bir Müslüman mütefekkirin karşılaştığı problemleri yansıtması açısından önemlidir. Filibeli, ele aldığı konulara klasik tarzda yaklaşmaktan ziyade, felsefi bir yaklaşım sergilemiş, genellikle kendi orijinal bakış açısını ortaya koymuştur. Ahmet Hilmi, eserlerinde İslâm itikadının temel konularına temas etmiş, kendi yaşadığı dönemde var olan şüphelere cevap vermeye çalışmıştır. Ahmet Hilmi’nin yaşadığı dönemde Türkçülük, Osmanlıcılık ve Batı gibi siyasi ve sosyal çatışmalar yanında felsefi sahada iki görüşün çatışmasına tanık olur. Bunlardan birisi Ahmet Hilmi ile İsmail Fenni Ertuğrul’un öncülüğünü yaptığı, Vahdet-i Vücud nazariyesini esas alan İslâmî görüş, diğeri ise meşrutiyet yıllarında Baha Tevfik ve Celal Nuri’nin öncülüğünü yaptıkları A. Comte’un pozitivist felsefesi ile beslenen materyalist görüştür.