Geçmişte insanlar tüketime, temel ihtiyaçları karşılama şeklinde işlevsel bir olgu olarak yaklaşmaktaydı. Günümüzde artan ürün çeşitliği, gereğinden fazla üretim ve fazla tüketim ile bu yaklaşım değişime uğramıştır. Ekonominin gelişmesi, teknoloji ve bilimde yaşanan yenilikler insanların yaşam seviyelerini yükseltmiştir. Temel ihtiyaçlarını karşılayabilen bireylere, yeni ihtiyaçlar yaratmak ve onları elde etme arzusu aşılanmaktadır. Bu görevi üstlenen ise kâr odaklı ve bireysel doğası ile kapitalizmin ekonomik yapısı olmuştur. Bu yapı tüketimi ihtiyaç bağlamının ötesinde arzu ve isteğe dönüştürmüştür. Tüketime yüklenen imaj, statü gibi göstergelerle insanlar ihtiyaçtan fazlasını tüketmeye başlamıştır. Önceleri üst gelir seviyesine sahip insanların daha çok başvurduğu gösterişçi tüketim alışkanlığı, orta gelir seviyesine hatta alt gelir seviyesine sahip insanlara kadar düşmüş durumdadır. Bu dönüşümle birlikte toplumun her kesimi tüketime dâhil edilmiştir.