İbn Ebî İsba‘ belâgat ilminin öncü isimlerinden biridir. O, hem şair hem edebiyatçı hem de eleştirmen kimliğiyle ön plana çıkmıştır. İbn Ebî İsba‘ İslami ilimlerin revaçta olduğu Eyyûbî ve Memlükler döneminde yaşamıştır. Bu dönem iki yönüyle ön plana çıkmaktadır. Birincisi bunun, Asr-ı saâdet döneminden sonra Emevi, Abbasi ve Fatımîler’in geniş kültürel birikimine varis olmasıdır. İkincisi ise bilimsel ve ilmi çalışmaların hız kesmeden devam ettirilmesidir. İbn Ebî İsba‘ dönemin en önemli ilmin merkezlerrinden biri olan Kahire’de dünya ya gelmiştir. Küçük yaşlardan itibaren ilmi öğrenimine başlayan İbn Ebî İsba‘ kendini bu konuda daha iyi yetiştirmek amacıyla birçok ilim beldesine yolculuk yapmıştır. Bu yerlerde öğrendiği, şahit olduğu veya bizzat kendisinin ortaya çıkardığı ilmi mülahaza ve konuları onun eserlerinde veya şiirlerinde mümkündür. O, belâgat ilminin en ince ayrıntılarına vakıf olmuş bir şairdir. “Mesâlikü’l-ebṣâr” kitabının müellifi İbn Fazlullâh’ın dediği gibi: “Mısır’ın bize ulaşan tanınmış şahsiyetlerinden biri var ki, O bir,bine bedeldir; O da, İbn Ebî İsba‘dır”. İbn Ebî İsba‘ın ele aldığı eserler Arap dili ve edebiyatı ve özellikle belâgat ilmi için önemlidir. O, ilmi birikimiyle kendi dönemine damga vuran isimlerinden biridir. Bu bilgi ve birikim onu dönemin en büyük edebiyatçısı ünvanına kavuşturmuştur. Birçok âlim onun rahle-i tedrisinden geçmiş ve ona talebe olmakla övünmüşlerdir. Yine birçok ilim insanı vefatının ardından mersiyel yazmış ve onun kaybını âlemin kaybına benzetmişlerdir.