Türk dünyasının ortak manevi anıtlarından biri de tarihi geçmişe sahip olan telli enstrüman tardır. Bu enstrüman aynı zamanda Türk halklarının ortak kültürünü temsil eder. Her bir halk da bu enstrümanda kendilerinin ürettikleri, ruhuna yatkın olan sevdikleri ezgileri şevkle çalıp seslendirmekle, bu incilerimizi yaşatmakta, düğün törenlerini, bayram şenliklerini güzel etkileyici sesi ve orijinal tınısı ile süslemektedir. Türk dünyasının sembolü haline gelmiş tar aynı zamanda dünya müzik kültüründe de kendi sözünü söylemiştir. Yüzyıllarca her bir Türksoylu halkların çeşitli ruh hallerini beyaz, sarı renkleri ve bam tellerinde uğurla yansıtan bu ender enstrüman, o halkların manevi ilgisini ve sempatisini kazanabilmiştir. Tarı sevdiren hiç kuşkusuz profesyonel tar icracıları ve egitmenleri olmuştur. İsimleri altın harflerle yazılmış bu tarihi şahsiyetlerin başında elbetteki onun ilk restorasyonunu yapan Mirza Sadık Esadoğlu gelmektedir. Bu yeniliği ile de Türk dünyasında ismi her zaman saygı ile zikredilmektedir. Mirza Sadık, bu enstrümana yeni bir hayat bahşetmiştir. Günümüzde tar sanatçılarının seslendirdikleri bu 9 burgulu 11 telli, 22 perdeli, mızrapla ve göğüs üzerinde tutularak çalınmak üzere tasarladığı enstrüman için Azerbaycanlı hocalar ve tar sanatçıları Sadıkcanı şükranla ve minnetle anarlar.