Ulusal tarihin araştırılması ve öğretilmesi, Türk milli bilincinin oluşması bakımından büyük önem arz etmektedir. Bir ulusu, ulus yapan en önemli unsurlardan biri o ulusun tarihidir. Toplumda ulus bilincini oluşturmak, uluslararası ilişkileri ve siyaseti belirlemek, milli birlik ve beraberliği sağlamak açısından ulusal ve uluslararası tarih çalışmaları önem arz etmektedir. Tarih, bir milletin en önemli kültür hazinesi ve hafızasıdır. Her ulus hafızasına sahip çıkarak, bulunduğu noktadan ufka doğru açılan, yakınve uzak tarihini araştırmak zorundadır. Özellikle uluslararası ilişkilerde siyasi, ekonomik, kültürel siyasetin belirlenmesinde tarih ayna görevi üstlenmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi:“Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez” Osmanlı Devleti zamanında tarih çalışmaları, ağırlıklı olarak ümmetçi tarih anlayışı doğrultusunda hazırlanmaktaydı. Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla birlikte Osmanlı tarihi çalışmalarına, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra ulusçu tarih çalışmalarına ağırlık verildiği görülmektedir. Dönemin şartları gereği çalışmalar yeterince bilimsel hazırlanmamıştır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte dil ve tarih çalışmaları ulusal hedefler doğrultusunda hazırlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk; Türk tarihinin çok eski çağları kapsayan zengin bir geçmişi olduğunu, dünya medeniyetine önemli katkılarının olduğunu, Türk tarihi ile ilgili yanlış iddiaların ispatlanması açısından objektif ve bilimsel metod uygulanarak belgelere dayalı ulusal tarih çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini her fırsatta belirtmiştir.