Toplumsal cinsiyetin sosyal olarak inşa edilmiş bir yapı oluşu göz önüne alındığı zaman, toplumsal cinsiyetin, yapıştırılması uygun görülmüş kimi anlamlandırmalar, çeşitli normlar ve sosyal söylemler, ilgili tutum, biliş ve inanışlar gibi çok faktörlü etkilerle yönetilen “bir sosyal inşa” olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Ataerkil toplumun çeşitli çıkarlarına uygun biçimde zaman zaman sözü edilen toplumsal cinsiyet temelindeki “kadınlık sosyal inşasının” değişime uğrayabildiği -ya da uğratılabildiği- de görülebilmektedir. Kimi zaman avantajlara ya da dezavantajlara doğru yönlenen değişimler olabildiği ve eşitsizlik temelli normların olumlu yönde değişmesinin önündeki engellerin çok çeşitli olduğu görülmektedir. Ataerkil toplumsal cinsiyet normlarının sürüp gitmesi konusunda sadece avantajlı konumundan dolayı bir tür sosyal baskınlık tutumunun memnuniyeti içinde olan erkeklerin değil, aynı zamanda bu normları benimseyen ve dışına çıkma girişimi gibi görünen her türlü çabayı erkeklerden önce “cezalandıran”/baskılayan kimi kadınların tutum ve davranışlarının da sorumlu olduğu açıkça gözlenmektedir.