İletişimle çevrili olduğumuz dünyamızda, özellikle son iki yıldır iletişim adına bir şeylerin değişip dönüştüğünü fark ettik ya da belki de fark edemedik… Artık bildiğimiz ve sıklıkla kullandığımız iletişim türleri, bizi derinden etkileyen, dünyayı alt üst eden pandeminin etkisiyle, evrilmiş ve “dijitalleşmiş”ti. Teknolojinin gelişimiyle değişen iletişim alanında, dijital, çevrimiçi iletişim tabii ki “yeni” değildi; ancak bu kadar kullanılmıyordu ve yaşamlarımızın bir parçası olmamıştı.Hepimiz web 3.0’dan konuşuyorduk; sosyal medyanın kullanım sıklığını duyumsuyorduk. Ancak artık pandemi ile “sanal dünyadaydık”, “sanal toplantılar” yaptık; “sanal derslere” girdik; adeta sanal ve gerçek arasında gidip geldik; sarsıldık. İletişim çalışmaları bu duruma odaklandı ve sonuçta bireylerin artık gündelik yaşamlarında daha yalnız, daha “kişiselleştirilmiş dünyalarda” yaşadıklarını; sağlık iletişimi, yüz yüze kişilerarası iletişim, ikna edici iletişim vb iletişim süreçlerinde hep pandemi ile değişimler yaşandığını ortaya çıkardılar. Artık 2019 yılında konuşulmaya başlayan virüs yaşamlarımızı, düşüncelerimiz, davranış biçimlerimizi A’dan Z’ye etkilemişti.