Döngüsel Fenomenoloji: Ekolojik Mimaride Ahşap

Bu çalışmanın tohumları, modern ekolojik mimari pratiklerinde gözlemlediğim bir ikilemle atıldı. Bir yanda, karbon ayak izini azaltan, enerji verimliliği sağlayan ve teknik olarak “sürdürülebilir” kabul edilen, ancak insani ölçekte bir yabancılaşma hissi yaratabilen yapılar duruyordu. Diğer yanda ise ahşabın sıcaklığı, dokusu ve kokusuyla insanı saran, ona bir “yuva” hissi ve zamansal bir derinlik sunan mekânlar vardı. Bu karşıtlık, beni temel bir soruya yöneltti: Sürdürülebilirlik, yalnızca rakamlardan ve metriklerden mi ibarettir? Bir malzemenin ekolojik sorumluluğu ile onun insan ruhunda uyandırdığı hissiyat arasında bir bağ kurmak mümkün müdür?