İslam, yalnız inanç, ibadet ve ahlak kurallarını içeren; sadece kişi ile Allah arasındaki ilişkileri düzenleyen bir din değildir. O aynı zamanda, toplumsal hayatı düzenleyen hukuki kurallara da sahip olan, hayatın her alanına hitap eden bir dindir. İslam’ın ana kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’de dini ve ahlaki kuralların yanında emanetin ehline verilmesi, adaletin sağlanması, kamu düzeninin korunması, kamu işlerinin müşavere ile yürütülmesi, yöneticilere iyilik yolunda itaat ve yardım edilmesi gibi anayasa hukuku ve kamusal alanla ilgili ilkesel kurallar da bulunmaktadır. Bu şekilde Kur’an’da anayasa hukuku alanında konulmuş hükümler yer almakla birlikte, bunlar ayrıntılı ve özel hükümler şeklinde değildir. Örneğin Kur’an hükümleri Müslümanlar için bir devletin varlığını gerekli kılarken, devletin şekli konusunda bir belirleme yapmamıştır. Bu durum, yönetim alanında uygulanacak kanun ve kuralların belirlenmesinde, fukahaya geniş bir faaliyet sahası yaratmıştır. Böylece İslam hukukunun farklı zaman ve toplumlarda uygulanması da sağlanmış olmaktadır.