Dünyada teknolojinin hızla gelişimi ile beraber; ülkelerin sosyo- ekonomik ve kültürel yapısı değişmiş buna bağlı olarakekonomilerdeki kadının istihdam boyutunda çeşitli değişikliklere bağlı olarak kadının işgücüne katılımı büyük oranda artış göstermiştir. Bu süreçte özellikle dünya nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan kadınlar, sadece üretim de değil siyasi alanda da söz sahibi olmuştur. Bilgiye erişimin oldukça hızlı ve kolay olduğu günümüzde toplumsal yapının değişimi ile birlikte ülkelerde; istihdamda kadın işgücünün gözardı edilemeyecek bir ekonomik kaynak olduğunu tüm dünya ülkelerinde anlaşılmıştır. Diğer yandan bir ülkenin gelişmesi, o ülke insanlarının nitelikli ve sürekli bir eğitim almalarına ve bu eğitimlerle kazandıkları bilgi ve becerilerini ülke ekonomisi ve gelişimlerine tekrar aktarmlarına bağlıdır. Bu noktada çok hızlı değişen dünya düzenine sürdürülebilir uyum için ülke kalkınmasının öznesi konumunda olan kadınların güçlendirilmesindeki önemli bir boyut, kadınların istihdama katılımının artırılması, girişimciliğin desteklen- mesi ve kadın yoksulluğu ile mücadelesidir. Bu gerçeklerin ışığında ülkeler, kadın işgücünü milli gelire kazandırmak, kadınların aile ve toplumdaki rollerini, ekonomik, toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katılmalarının önünde engel oluşturmayacak şekilde dönüştürmek, kalkınma planları ve hükümet programlarında yer alan tedbirler çerçevesinde diğer tüm tarafların katılımıyla projeler gerçekleştirmek, çeşitli eylem planları hazırlamak ve kampanyalar yürütmek zorunda kalmışlardır.