Günümüz kentlerinde kentsel tasarım anlayışı, zamana ve toplumsal ihtiyaçlara bağlı olarak gelişen mekânsal örüntüler üzerinden şekillenmekte; bu durum ise klasik ideal kent ütopyalarından uzaklaşan, planlama normlarının dışında gelişen yeni kentsel dokuların oluşumuna zemin hazırlamaktadır. Modernist ütopyacı mimarlık ve şehircilik yaklaşımıyla idealize edilmiş kentsel plan tipolojilerine sahip, sürekli büyüme eğilimi gösteren endüstri kentlerinde, tarihsel süreçte meydana gelen kırılmaların yol açtığı biçimsel bozulmalar, “heterotopya kavramı” aracılığıyla açıklanabilmektedir.
