Kırsal alanlar tarım ve tarım dışı tüm sosyo-ekonomik ve kültürel faaliyetleri ile bir bütündür ve bu bütünde yer alan tüm unsurlar karşılıklı olarak birbirini etkilemektedir. Tarımsal üretimde yaşanan sorunlar, kırdan kente yapılan göçler, kırsal alanların eğitim-sağlık vb. kurumsal yoksunlukları, tarımın terk edilme eğiliminin yüksekliği, işsizlik, kırsal nüfusun yaşlanması ve kadınlaşması, iklim değişikliği, aile içi şiddet vb. birçok sorun kırsalda yaşayan tüm nüfusu etkilemektedir. Kırsal alanda yaşayan ve bu süreçten en çok etkilenen nüfusun başında ise kadınlar gelmektedir. Bu nedenle kırsal kadınların sadece üretici kimlikleri ile ele alınmasının eksik bir yoruma ve bakış açısına neden olabileceğinden hareketle bu kitap “Kırsal ve Tarımsal Yaşamda Kadın” olarak ele alınmıştır. Bu kitabın sadece kırsal kadına odaklanmasının nedeni ise, gerek dünyada gerekse gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi, ülkemizde de kırsal kadınların kente kıyasla daha baskın yaşadıkları ataerkil yapı ve toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle toplumsal yaşamdaki ikincil konumları ve buna bağlı yaşadıkları sorunlara ışık tutabilmektir. Her ne kadar Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kadınlarımız toplumsal bağlamda çok fazla mesafe kaydetmiş olsalar da, kır ve kent arasındaki sosyo-ekonomik ve kültürel dezavantajlar kırsaldaki kadının arzu edilen düzeye gelmesine engel olmuş ve olmaya da devam etmektedir.