Doğu Roma kaynaklarında, “Turcia” olarak bahsi geçen Türk toprakları, Doğu Avrupa ve Karadeniz’in kuzeyindeki toprakları kapsar. Hazar, Kuman, Peçenek ve Uzların Ukrayna’dan Urallara kadar hakimiyeti, Moğolların 1237’de bölgede hakimiyeti ele geçirene kadar sürmüştür. Batı Sibirya ve Türkistan’dan göç eden Türk topluluklarının Kama nehri dolaylarına gelmesi ile Moğollar, Türkler arasında yok denecek kadar azalmıştır. Altın Ordu Devleti’nin dağılmasından sonra Karadeniz’in kuzeyinde Kazan, Kırım, Astrahan hanlıkları gibi yer yer Türk Hanlıkları kurulmuştur. Slav boyları, III. ve IV. Ivan döneminde bir devlet etrafında birleşmişler, daha sonra başta Kazan, Astrahan ve Nogay hanlıkları olmak üzere sırası ile Türk Kavimlerinin olduğu topraklar, Ruslar tarafından ele geçirilmiştir. Rus Devleti, XVI. ve XVII. yüzyıllardan itibaren hakimiyet kurduğu alanlarda baskı ile Hristiyanlaştırma politikası uygulamıştır. Bu iş için Rusya’nın tüm devlet imkanları misyonerler emrine tahsis edilmiş, Hristiyanlığı seçen beylere, küçük çaplı askeri görevler verilmiştir. Çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Rusya Müslümanlarının bir milletten olma bilinci ile organize olmaları siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel alanda engellenmeye çalışılmıştır. Banka kredileri, tarım, ticaret ve sanayi teşvik tedbirleri gibi haklar Türkler için geçerli olmamış, Rus idaresinin izin verdiği ölçüde Türklerin kurduğu sosyal yardımlaşma dernekleri işsizlik, açlık cehalet gibi sorunlara karşı çözüm yolları aramıştır. Rusya Türklerine yıllarca basın ve yayın alanında da özgürlük tanınmamıştır, İlk Türkçe gazete olan “Ekinci”, 1875 yılında Bakü’de ünlü bir eğitimci olan Hasan Bey Zerdabî tarafından çıkarılmıştır. Daha sonra Gaspıralı İsmail Bey tarafından 1883 yılında Kırım’da “Tercüman” gazetesi yayın hayatına başlamıştır.