AVRUPA’NIN İKİ ÖTEKİSİ OLARAK TÜRKİYE VE RUSYA’NIN İTTİFAK ARAYIŞI

Irak, Suriye, Lübnan ekseninde yeniden kurgulanan Orta Doğu politikasında, Türkiye’nin kendisine biçilen rolü yeni Orta Doğu haritasıyla birlikte kabul etmemesi, oyun kurucu olamasa da oyun bozucu bir noktada konumlanması, gerçekleşen darbe girişiminin (15 Temmuz 2016) uluslararası sacayağını oluşturabilir. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak ve Suriye’de “Bu oyunu bozacağız” demiştir. Batı, Türkiye’de yönetimin değişmesini istemektedir. Özerk bir dış politika yapımından da son derece rahatsızdır. Örneğin; Halep kuşatmasını delen ülke Türkiye olmuştur. Bir zaman vekâlet savaşlarıyla Türkiye’yi zayıflatmaya çalışanlar baktılar ki olmuyor bu defa darbe yapalım dediler. İçerideki piyonlar ise kırk yıldır özenle büyüttükleri Fetöcülerdir. Tabi denklemin içine dört yıldır Putin’i yıkmaya çalıştıklarını, Rusya – Türkiye yakınlaşmasını istemediklerini de koymak lazım. Bu tabloda uçak düşürme hadisesi (24 Kasım 2015) aslında Türkiye’yi yalnızlaştırma çabası olarak da görülebilir. Çünkü uçak düşürme hadisesinden sonra Batı, destek vermekten ziyade Orta Doğu’da Türkiye’yi iyice kıskaca almıştır. İşin tuhaf tarafı ise gerek Erdoğan’a gerekse Putin’e yöneltilen eleştiriler aynıdır: Otoriterleşme. Bu aynı zamanda iç kamuoyundaki algı operasyonunun da bir parçası olmuştur. Batı her şeyi iyi kurgulamıştır, Türkiye’nin bir taraftan dışarıda elini kolunu bağlamaya çalışırken, diğer taraftan içeride halk desteğini azaltma gayreti içerisindedir.