Şiirin, dil ve imge aracılığıyla gerçekliği yoğunlaştıran, en özlü ve en az söze indirgeyen bir anlatımı vardır. Şiir sözcüklerin ve görünenin arkasında saklı duran gerçeği imler. Bu anlamda her metin “Lisanı bilinmeyen rehin bırakılmış bir coğrafya atlası” (Mungan, 1998: 74) gibi imgelerle doludur. Karakoç’un şiirlerinde imge geniş yer kaplar. Bu bağlamda Karakoç, “fizikötesi sıçrayışının tek temsilcisi gibidir” (Deniz, 2003: 367). Yani, şair, şiir estetiğini imgeler üzerine kurar. Cemal Süreyya, Karakoç’a halini anlatmasını ister bir mektubunda. O da içinde bulunduğu metafiziği kurcalama halini anlatmak için imgelerle konuşur ve “giyotine abone olmuş gibiyim” der. Arkadaşının evindeki halini anlatırken de “orda, telaşlı bir Kafka gibi yabancı duruyordum” mısralarında telaşlı Kafka imgesini kullanır.