SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GIDA GÜVENLİĞİ

Antropolojik veriler, tarım devriminin Göbeklitepe’de 10.000 yıl, Mardin-Boncuklu Tarla’ da 12.000 yıl öncesine götürülebileceğini göstermektedir. Dünyanın 4,5 milyar yıllık yaşına göre kısacık olan bu sürede, insanın ekosistem üzerinde baskın rol oynamasını sağlayan tarım, yeni teknolojilerle biçim değiştirse de insanın anatomik yapısı gereği beslenmeye gereksinim duyduğu sürece gelecekte de toplumun en temel faaliyeti olacaktır. Bu nedenle, insani etkinliklerimizi iyi yönetebilirsek, sürdürülebilir yaşamı da güvence altına alabiliriz. Dünya nüfusunun 20. yüzyılın başından bu yana 1,6 milyar düzeyinden 8,1 milyara kadar yükselmiş olması ve kişi başı tarımsal tüketimin önemli oranda artması, bir taraftan tarımsal üretimde yaşanan genişleme ve verimlilik artışı ile mümkün olurken, diğer taraftan da tarım sektörünü giderek daha fazla zorlamaya başlamıştır. Halihazırda yaklaşık 8.1 milyara yaklaşan dünya nüfusundan 2 milyarı (yani dört kişiden birinin) orta ya da ciddi seviyede gıda güvencesinden yoksun olduğu, bunların içinden de günümüzde 650 milyonun üzerinde bir kesımın açlık çektiği bilinmektedir. Diğer taraftan, derinleşen ekolojik kriz, sistemik ekonomik krizler ve COVID-19 gibi pandemilerin tekrarlaması olasılığı altında, arzulanan bir gıda sisteminin aynı zamanda sürdürülebilir ve dirençli olması da gereklidir.