Yazının gelişiminde sürekli bir tekâmülün olduğu, eski uygarlıkları inceleyen bilim adamlarınca her fırsatta dile getirilmiştir. Aslında bu durum, insanın tarih içindeki serüveni ile yakından ilişkilidir. Uygarlıkla ilgili unsurlar, gündelik yaşam içinde sadece bir alanda/kesimde değil bütün yaşamsal tabakaları da içine alacak şekilde tedrici olarak biri diğerinin üstüne inşa edilir. İletişim ihtiyacına binaen ortaya çıkan yazı sistemlerinde de bu tekâmülü görmek mümkündür. Arkaik toplumlardan modern toplumlara kadar bütün insan toplulukları iletişim noktasında çeşitli tarz ve şekillerde yazıya ihtiyaç duyar. Resimyazı, çiviyazı ve harfyazı sistemleri toplumsal iletişim ihtiyacını karşılama çabasının farklı sembolik versiyonları olarak düşünülmelidir. Elinizdeki bu kitap, farklı yazarlar tarafından ele alınan bölümleriyle yazının ortaya çıktığı zamanlar için hazırlık aşaması kabul edilen dönemlerden başlayıp modern dünyada romana varıncaya kadar meydana gelen toplumsal, kültürel, sanatsal ürünleri masaya yatırıyor.