Ekonomide devletin rolüne ilişkin görüşler Antik Yunan uygarlığında Platon ve Aristo’ya kadar uzanmaktadır. Bu uzun tarihi süreçte bazen devletin rolünün artması bazen de zorunlu olmadıkça müdahale etmemesi gerektiği yönündeki görüşler, tahteravalli gibi bir dönem önem kazanmakta diğer dönem değerini yitirmektedir. Salgın hastalıklar insanlık tarihinde defalarca görülmüş olmasına rağmen tıbbi gelişmelerle son yüzyılda gündemden düşmüştür. Yaklaşık yüzyıllık bir aradan sonra 2019 yılında başlayan Covid 19 pandemisi gerek insanların iç dünyalarında gerekse de sosyal ilişkilerinde önemli sorgulamaları beraberinde getirdi. Bu sorgulamalardan devlet de muaf tutulmadı. Pandemi gibi ciddi bir sorun karşısında devletsiz bir çözümün mümkün olmadığı genel bir kabul gördü. Ekonomi paradigmasındaki bu değişim Refah Devleti kavramını tekrar gündeme getirdi.
“Eskiçağda Kırşehir ve Çevresi” konulu bu çalışma ile bölgenin tarih öncesi ve tarihi çağlardaki durumu aydınlatılmaya çalışılmıştır. Kırşehir ve çevresi, coğrafi konum itibariyle Anadolu’nun orta bölgesi durumundadır. Bu özelliği sayesinde Kırşehir, Anadolu’nun doğusundan batısına ve kuzeyinden güneyine gerçekleşen kültür akışını üstlenerek, eski medeniyetlerin bir kavşak yeri olmuştur. Kırşehir ve çevresi Orta Kızılırmak Havzasında, Kızılırmak ve kollarının suladığı topraklarda yer almaktadır. Bölge tarihöncesi çağlarda yaşayan insanların ihtiyaçlarını karşılayacak bütün elverişli özelliklere sahipti. Bu yüzden de en eski çağlardan itibaren insanlığı buralara çekmiştir. İnsan yerleşimine son derece elverişli topraklarda yer almasının sonucu olarak Kırşehir ve çevresi Kalkolitik Çağın sonlarından günümüze kadar kesintisiz iskâna uğramıştır.
Futbolda da diğer bilim alanlarında olduğu gibi başarıya ulaşmak için izlenen yollar bilimsel temellere dayandırılmaya başlanmıştır. Yapılan bilimsel araştırmaların hedefi insan sınırlılıklarını tahmin ederek en üstün performansı yakalamaktır. Araştırmamızda futbolcuların sprint özellikleri ile anaerobik güç değerleri karşılaştırılarak mevkiler arasında farklılık olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır.
Dünyada turizm, ülkelerin ekonomik, politik, toplumsal ve sağlık gibi birçok alanlarında olumlu etkiye sahip önemli değerlerindendir. Bu sebeple turizm potansiyeli bulunan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin, uluslararası turizm faaliyetlerine önem verdiği bilinmektedir. Çünkü bu faaliyet ülkelerin ekonomik gelişmelerini hızlandırarak, geliri tabana yaymaktadır. Nitekim bu durum ülkedeki refah düzeyini yükseltip, ülkelerin gelişmesine büyük katkılar sunmaktadır. Bunun yanında turizm yönlü büyüme stratejini belirleyen ve uygulayan ülkelerin, bu sektör ile hizmet ihracatı yaparak, döviz girdisi, istihdam ve dolayısıyla ulusal gelir sağladıkları bilinmektedir. Böylelikle turizm sektörünün dünyada hızla gelişim gösteren ve buna bağlı olarak, diğer sektörleri de etkileyen o sektörlerinde gelişmelerinde öncü rol oynayan geniş bir endüstri olduğu söylenebilir.
Turizm, uluslararası düzeyde her geçen gün önemli gelişme gösteren bir hizmet sektörüdür. Özellikle küreselleşmenin etkisiyle ortaya çıkan iletişim ve ulaştırma hizmetlerindeki gelişmeler, turizm sektörünün de uluslararası boyutta ivme kazanmasına büyük katkı sağlamaktadır. Günümüzde, dünya genelinde önemli bir yere sahip olan uluslararası turizm, gelir ve istihdam yaratma, dış ödemeler dengesini iyileştirme, bölgesel kalkınma gibi katkılarından dolayı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için vazgeçilmez bir sektör olarak görülmektedir.
Tarih içerisinde insanlık birçok değişim ve yenilik yaşamıştır. Bu yenilikler ve değişim yaşatan kültürel evreler, insanları konargöçer, ilkel hayat şartlarından yerleşik, modern yaşama hazırlamıştır. İnsanlar, ağaç kovuklarında kalıp, doğaya bağlı olarak yaşadığı bölgeyi değiştirirken; yaşanılan gelişmeler ve teknolojik gelişmelerle tarımsal üretime başlamış ve tarımsal üretimin tabii sonucu olarak yerleşik hayata geçmiştir. Yerleşik hayatın ve tarımsal üretimin başlamasıyla ilk köyler de kurulmuştur. Gelişme ve yenilikler, köylerin kurulmasıyla daha da hız kazanmış, köylerin nüfus, alan ve teknolojik olarak büyümesiyle medeniyetin başlangıcı olarak görülen kentler kurulmaya başlamıştır. Bazı düşünürler, köy mekânı gibi kentlerin de Doğu coğrafyasında kurulduğunu bazı düşünürler ise kentin, köy mekânıyla benzerlik gösterse de bazı özelliklerinin kendine has ve köyden farklı bir mekân olduğundan bahsetmiş ve ilk kentlerin Batı coğrafyasında kurulduğunu belirtmiştir. Yine pek çok düşünür, kenti demografiden siyasete, ekonomiden sosyolojiye değişik kıstaslara göre tanımlamıştır. Düşünürler, kenti farklı ölçütlere göre ele alsalar da birleştikleri tek bir nokta vardır. O da kent ile medeniyetin paralel gelişim göstermesidir. Kentler kurulduğunda, gelişip büyüdüğünde medeniyetler de aynı şekilde kurulmakta ve gelişim göstermektedir. Kültür ve medeniyetin merkezi olarak kentler, değişik dönemlerde önemli gelişmeler ve değişimler göstermiştir. Kentin en önemli gelişimi 17. yüzyılda Avrupa’da başlayıp ardından tüm dünyaya yayılan Endüstri Devrimi ile olmuştur. Bu nedenle kent anlatımında kentler, sanayi öncesi ve sanayi sonrası olarak ele alınmıştır.
Milliyetçilik ve milletlerin oluşumunun önemli bir parçası olarak görülen ortak aidiyetler, tarihsel olaylar, birlikte yaşama güdüsü toplumların milli kimliğini biçimlendirmesinde önemli rol oynamaktadır. Milliyetçiliğin ve milletlerin oluşum süreçlerine dair ortaya atılan teoriler milli kimliği oluşturan öğelerin farklı şekillerde yorumlanmasına neden olmaktadır. Çalışmamızda Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in eserlerinde Rus kimliğin yansımalarına değinmeden önce milliyetçilik ile ilgili sosyolojik ve tarihsel yaklaşımlar açıklanarak, Rus milli kimliğini ve milli bilincini oluşturan süreç bu yaklaşımlar doğrultusunda detaylı olarak incelenecektir.
Tarih boyunca suç kavramını ve suçun ortaya çıkmasını etkileyen birçok etmen bulunmaktadır. “Eğitim, ekonomi, güvenlik, küreselleşme, sağlık vb.” gibi etmenler suç kavramını etkileyen başlıca nedenler arasında gösterilebilmektedir. Bunun gibi birçok etmen suçun oluşmasında ve ortaya çıkmasında önemli faktör sahibi olmuşlardır. İnsanlık, tarih boyunca olumlu, olumsuz birçok tarihi durum ile karşı karşıya kalmıştır. İnsanlığın maruz kaldığı bu gibi durumlar, suçun artmasına veyahut azalmasına, doğrudan veya dolaylı etkide bulunmuştur. Suç coğrafyası; suçun ortaya çıktığı, yayılım gösterdiği mekânsal alanı ifade etmektedir. Suç coğrafyası, coğrafya biliminin ilgilendiği alanlardan birisidir. Bu nedenle Kastamonu şehir merkezinde; Covid-19 (Korona virüs) Pandemi öncesi dönem ve Pandemi sürecinde Kastamonu şehrinde suç coğrafyası adlı konu özelinde Covid- 19 (Korona virüs) Pandemi salgın hastalığının suç türleri üzerinde sayısal açıdan meydana getirdiği değişimi incelenmiştir.